 
Yemen
Türküsü / Muş Türküsü Üzerine Yapılan İnceleme
Aşağıdaki yazılanlar Muş
Milli Eğitim Müdürlüğü Resmi Sitesinde M. Murat GÜVEN
imzasıyla yazılanlardır. Muş Türküsü ve Yemen Türküsü ile
ilgili yazılanlar -yorumsuz-
aktarılmıştır...
Muş
Türküsü (Tartışma)
Yıllardır büyük bir zevkle dinlediğimiz Havada Bulut
Yok Türküsü üzerinde çok uzun bir zamandır çirkin bir oyun
oynanıyor... Oyun diyorum çünkü Türkünün güftesinde geçen Muş kelimesinin
birkaç uyanık tarafından Huş’a çevrilmeye çalışılmasına başka
söyleyecek bir kelime bulamıyorum.
Bu oyun çirkin bir oyun; çünkü
iddia sahipleri ilmî, mantıkî, edebî hiçbir delil ya da belge veyahut
bilgi koymadan bir iki tane bilinçsiz sözün arkasına saklanarak
bir Türkü ile ilgili gerçekleri değiştirmeye çalışıyorlar. Onların bu
iddialarını ve neden yanlış olduğunu aşağıda ilmî metotlar kullanarak
açıklayacağım. Ancak, önce bu oyunun neden oynanmaya çalıştığını tahlil
etmeye çalışalım...
1- Soru : Muş’un Huş’la değişimini kim neden istiyor
? Cevap: Türküyü başka bir ile ya da bölgeye bağlamak isteyip de
Türkünün içinde Muş kelimesi geçtiği için bunu bir türlü
başaramayanlar. 2- Soru : Muş’un Huş’la değişimin tarihî veya edebî bir
değeri var mıdır ? Cevap: Kesinle hayır.Çünkü diğer bütün Türküler gibi
anonim bir eser olan Havada Bulut Yok türküsü sadece Türk milletinin
değil tüm Türk dünyasının ortak malıdır. 3- Soru : Bu işten zarara
uğrayan var mı ? Cevap: Evet.Öncelikle bu Türküyle ismini duyurabilen
zavallı fakir Muş’un bu lüksü elinden alınmaya çalışılmış ve Türkü
ile özdeşleşen Muş bundan zarar görmüştür. 4- Soru : Türküde geçen Muş
kelimesinin gerçeği Huş mudur? Cevap: Kesinlikle hayır. Şimdi size bunu
ispat edelim
Derleme Nedir ?
Derleme kelimesi özellikle sözlü edebi
metinlerin yazıya geçirilmesi işlemi için kullanılır. Belli bir ilmî
metot ve disiplin içinde yapılır.Destan, efsane, masal, mani, bilmece,
ninni, türkü gibi ürünler bilinmeyen bir zamanda ve bilinmeyen bir
kişi tarafından söylenir.Daha sonra ağızdan ağıza yayılarak söylenir
ve bu arada kısmen değişir.Ağızdan ağıza söylenişin devam ettiği bu
sürecin bir noktasında eser bir derleyici tarafından tespit edilir
ve kaydedilir.Eserin yazıya geçirildiği bu ilk metin eserin orijinal
metni kabul edilir.Bazen eserler farklı derleyiciler
tarafından,farklı bölgelerde değişik metinler halinde tespit
edilebilir.Her metin ayrı ayrı değerlendirilir ve eser üzerinde yapılan
çalışmalar tüm bu metinler incelenerek yapılır.Aralarındaki dil ve
anlatım farklılıkları genelde eserin tespit edildiği yer,zaman ve
esere kaynak olan kişinin sosyal ve kültürel yapısına bağlıdır.
Derleme nasıl yapılır ?
Derleme yapılacak bölgede öncelikle
güvenilir kaynak kişi tespit edilir.Bu genellikle işin en önemli
kısmıdır. Çünkü, kaynak kişinin kültürel anlamda yozlaşmamış,dejenere
olmamış ve yörenin söyleyiş özelliklerine sahip biri olmasına dikkat
edilir.Bu yüzden kaynak kişi olarak genellikle yaşlı kadınlar tercih
edilir.Çünkü,onlar yabancı kültürlerle erkeklere oranla daha az
ilişki içerisindedirler.Kaynak kişi tespitinden sonra eldeki imkânlar
ölçüsünde en iyi şartlar altıda kayıt yapabilmek için gerekli malzeme
temin edilir.Kaynak kişinin anlatımı için uygun ortam yaratılarak,
kesinlikle hiçbir müdahale yapılmadan anlatması yada okuması
sağlanır.Sonra da imkânı varsa kayıt kaynak kişiye dinletilir.Materyalin
ne için ve nasıl kullanılacağı açık bir şekilde anlatılıp onayı
alındıktan sonra kaynak kişinin adı kullanılarak herhangi
bir eserde kullanılabilir.
Havada Bulut Yok
Türküsü Nasıl Derlendi
Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu Türkü
yukarıda anlattığım ilmî ölçülere tamamen sadık kalınarak
derlenmiştir. İlki 1944 yılında Muzaffer Sarısözen başkanlığında
Bedii Yönetken ve teknisyen Rıza Yetişken’den kurulu bir ekip
tarafından Muş’ta yapılan derleme çalışmasında yörede düğünlerde def
çalan ve düğünü yöneten Duriye Keskin İsimli bir kadın kaynak kişi
olarak dinlenmiş,Türkü bir plâğa kaydedildikten sonra
kendisine dinletilmiş ve onayı alındıktan sonra türkünün notası
çıkarılmış ve TRT repertuarına 341 numarayla alınmıştır.Alınan metin
şudur:
HAVADA BULUT
YOK
Havada bulut yok bu
ne dumandır Mehlede
ölüm yok bu ne
şivandır Bu yemen
elleri ne de
yamandır
Ano
Yemen’dir gülü
çemendir Giden gelmiyor
acep nedendir ? Burası
Muş’tur, yolu
yokuştur Giden gelmiyor
acep ne iştir
?
Kışlanın önünde
çalınır sazlar Ayağım
yalnayak yüreğim
sızlar Yemene gidene
ağlasın kızlar Ano
Yemen’dir gülü
çemendir Giden gelmiyor
acep nedendir ? Burası
Muş’tur, yolu
yokuştur Giden gelmiyor
acep ne iştir
?
Kışlanın önünde
redif sesi var Açın
çantasını bakın nesi
var Bir çift potin ile
bir de fesi var
Ano
Yemen’dir gülü
çemendir Giden gelmiyor
acep nedendir ? Burası
Muş’tur, yolu
yokuştur Giden gelmiyor
acep ne iştir ?
Ayrıca,1961 yılında Mustafa Geceyatmaz,Fikret Otyam
ve Teknisyen Mücahit Küçükbaran'dan oluşan ikinci bir grupta derleme
çalışması yapmıştır.Bu iki grup ve daha sonra gelen başka gruplar;Muş
Ovası,Güllü Hamam,Kalenin Bedenleri,Değirmenin
Bendine,Dağlarda Meşelerde,Evleri Var Hane Hane,Muş’un
Etrafında Atlı Gezerem,Kınayı Getir Ane,Oy Nayim Nayim,Atım Atım Kır
Atım,Garşıda Gıza Gurban,Şirazdır yar Şirazdır gibi türküleri
derlemişler ve TRT repertuarına katmışlardır.
Bu türkülerden de Kınayı Getir Anayı İzzet Altınmeşe
el çabukluğu marifet diyerek Diyarbakır türküsü haline sokarken Güllü
Hamam da bir an da Urfa türküsü oluverdi. Eminim bunda Mehmet
Özbek’in tıpkı Muş’u Huş ederken yürüttüğü gibi derin ilmi
(!) çalışmalarının büyük katkısı olmuştur. Hatta zaman zaman
Muş’un kurtuluşuna denk gelen günlerde bu Türküler TRT
sanatçıları tarafından seslendirilip Muş Türküleri adı altında
yayınlanırdı.
Yukarıdaki derleme öyküsünün ardından gelelim
türkünün edebi incelemesine... Öncelikle eserin anonim olduğunu
hatırlayalım.Anonim eser şu özellikleri taşır: Yazarı belli
değildir. Yazıldığı zaman belli değildir. Eser farklı yörelerde
farklı kelimelerle söylenebilir. Anonim eserler Türk milletinin ortak
malıdır.Ancak,derlendikleri bölgenin adıyla anılırlar. Örn: Muş
Yöresinden derlenen bir Türkü gibi. Anonim eserlerin sözlerinde ve
bestesinde değişiklik yapma hakkı kimsede yoktur.Çünkü bu eserlerin
sahibi Türk milletidir.
Bu bilgilerin ışığında hareket ettiğimiz zaman
Türkünün orijinal halinin zaman zaman sanatçılar tarafından
değiştirilmiş olduğunu ve ortada farklı metinlerin olduğu
görülüyor. Mesela Prof Dr.Şükrü Elçin’in 1986 tarihinde basılan Halk
Edebiyatına Giriş adlı eserinde Türkü şu şekliyle yayınlamış
:
HAVADA BULUT
YOK Havada bulut yok bu
ne dumandır Mehlede
ölen yok bu ne
figandır Adı Yemendir
gülü çemendir Giden
gelmiyor acep nedendir
?
Burası Muş’tur,
yolu yokuştur Giden
gelmiyor acep
nedendir? Kışlanın
önünde redif sesi
var
Bakın
çantasında acep nesi
var Bir çift kunduruyla
bir de fesi var Adı
Yemen’dir gülü
çemendir
Giden
gelmiyor acep nedendir
? Burası Muş’tur, yolu
yokuştur Giden gelmiyor
acep nedendir?
Sayın Şükrü Elçin’in şiirin orijinal metninden bir mısrayı atladığını görüyoruz.Bu da
"Bu Yemen elleri ne de yamandır"
mısrasıdır.Bunu atlayınca şiirin ilk dörtlükten sonra
şekil bakımından bozulduğunu
görüyoruz.Orijinal metinde şiirin üçlüklerden sonra
nakaratlardan oluştuğu
görülüyor: ___________ ___________ ___________
Nakarat Nakarat Nakarat Nakarat
Oysa Şükrü Elçin’in ilk bölüm dörtlük ikinci bölüm
ise üçlükle yapılmış bunun sebebi şiirden çıkarılan bir mısradır.
Ayrıca Şükrü Elçin’in eserinde orijinal metinde bulunan bir bölümde
alınmamıştır.Şiirin Ölçüsü üçlükler 11’li hece ölçüsü 6+5
duraklıdır.Nakarat kısımları ise 10’lu hece ölçüsü ve 5+5
duraklıdır.Kafiye bakımından incelendiğinde de Şükrü Elçin’in
metninde nakarat kısmında yanlışlık olduğu
ortadadır. Burası
Muş’tur yolu
yokuştur Giden
gelmiyor acep nedendir Mısralarında yokuştur ile nedendir arasında
hiçbir kafiye yoktur. Oysa,orijinal metindeki,Burası Muş’tur,yolu
yokuştur.Giden gelmiyor acep ne iştir? Mısralarında yokuş ve iş kelimeleri
arasında iş ve uş arasında tam kafiye vardır ayrıca anlam ve
ahenk açısından daha uyumludur. Prof.Şükrü Elçin’in metni yine de doğruya
en yakın metinler arasında gösterilebilir.Gerçek bir ilim adamı olan
sayın Şükrü Elçin türküyü bu şekilde tespit ederek
yayınlamıştır.
Oysa,bilhassa İnternet üzerinde yaptığım
taramalarda öyle çok yanlışlıklarla
karşılaştım ki çoğu
inanılmazdı.Üstelik bir tanesi Kaynak kişinin adını ve repertuar
numarasını ve türkünün hemen hemen
orijinal metnini vermiş ancak nasıl olmuşsa bütün Muş’lar
Huş’a dönüşmüş.Doğrusu TRT
repertuarında bu değişikliğin yapıldığına ilmen
inanamam.
Bu
düpedüz sahtekârlık olur...
Yemen Türküsü
(Tartışma)-2
1967 yılında yayınlanan sayın Osman Attilâ’ya ait
olan bir antoloji ise türküyü şu şekliyle tespit
etmiş:
HAVADA
BULUT YOK
Havada
bulut yok bu ne
dumandır Mahallede
ölen yok bu ne
figandır Adı
yemendir gülü
çemendir Giden
gelmiyor acep
nedendir Burası
Muş’tur yolu
yokuştur Giden
gelmiyor acep ne
iştir. Kışlanın
önünde redif sesi
var Bakın
çantasına acep nesi
var Bir
çift kundurayla bir de fesi
var Burası
Muş’tur yolu
yokuştur Giden
gelmiyor acep ne iştir.
Görüldüğü gibi günümüzden otuzbeş sene önce
yayınlanan antolojideki tespit de sayın Şükrü Elçin’in tespitinden
birkaç İstanbul ağzına çevirme gayreti dışında farksızdır.Bu örnekte de
birinci kıtanın üçüncü mısrası yoktur.Bu da üçüncü mısranın Muş yöresine
has olduğu sonucunu düşündürebilir.Bu mısra ile şiirin şekil
bakımından tamamlandığını düşünürsek türkünün şekil bakımından
Muş’ta tamamlandığı sonucu çıkar.
Ruhi SU İnternet sitesinde türküyü adını ve şekil
özelliklerin değiştirerek aşağıdaki şekilde yayınlamış
:
YEMEN
TÜRKÜSÜ
Havada
bulut
yook, Bu ne
dumandır, Mahlede
ölen
yook, Bu ne
figandır...
Şu
Yemen
Elleri, Ne
de
yavandır.
A
bu,
Yemen'dir Gülü
çemendir Giden
gelmiyor, Acep
nedendir..?
Burası
Muş'tur, Yolu
yokuştur, Giden
gelmiyor, Acep
ne
iştir..?
Kışlanın
önünde Asker
sesi
var.. Bakın
çantasında Acep
nesi
var..?
Bir
çift
kundurayla, Bir
de fesi
var...
A
bu,
Yemen'dir Gülü
çemendir Giden
gelmiyor, Acep
nedendir..?
Burası
Muştur Yolu
yokuştur, Giden
gelmiyor Acep
ne
iştir..?
Burası
Muştur Yolu
yokuştur, Giden
gelmiyor, Acep
ne iştir..?
Sayın Ruhi Su üçüncü mısrayı yanlış da olsa
(yaman-yavan) tespit ediyor ancak şiiri durak noktalarından bölerek
şekil bakımından şiirin tamamen yanlış düzenlendiği
inancını uyandıracak bir sonuca sebep oluyor.Ama,Türkünün orijinal
hali (yaman-yavan,redif-asker, Ano- a bu dışında) fazla
değişikliğe uğratılmamış ve Muş, Huş edilmemiş.
TRT repertuar dairesinden türkünün orijinal metnini
istediğimde bana şunu gönderdiler :
HAVADA BULUT
YOK
Yöre:
MUŞ Kaynak Kişi: Düriye
Keskin Derleyen:
Muzaffer
SARISÖZEN
HAVADA
BULUT YOK BU NE
DUMANDIR MEHLEDE ÖLÜM
YOK BU NE ŞİVANDIR ŞU
YEMEN ELLERİ NE DE
YAMANDIR
ANO
YEMENDİR GÜLÜ
ÇEMENDİR GİDEN GELMİYOR
ACEP NEDENDİR
ŞU
DAĞIN ARDINDA REDİF SESİ
VAR VARIN BAKIN
ÇANTASINDA NESİ VAR BİR
ÇİFT PABUÇ İLE BİR DE FESİ
VAR
BURASI HUŞ’TUR
YOLU YOKUŞTUR GİDEN
GELMİYOR ACEP NE
İŞTİR
KIŞLANIN
ÖNÜNDE ÇALINIR
SAZLAR AYAĞIM YALNAYAK
YÜREĞİM SIZLAR YEMEN’E
GİDENE AĞLIYOR
KIZLAR
BURASI
HUŞ’TUR YOLU
YOKUŞTUR GİDEN GELMİYOR
ACEP NE İŞTİR
ŞİVAN:Ağıt,figan REDİF:Terhis edildikleri halde
ihtiyaç halinde yeniden askere alınan kişiler. HUŞ:Yemen’in başkenti Sane ile Taiz şehirleri arasındaki bir Türk kalesinin
ismidir.Türkü eski Türkçe ile yazılırken Huş’un üzerindeki nokta
zamanla unutulmuş böylece HUŞ sözcüğü MUŞ oluvermiş ve dolayısıyla da
bu türkü MUŞ ile bütünleşmiştir.
KAYNAK:TRT Müzik Dairesi Başkanlığı
Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisi 1.cilt
Şimdi devletin en güvenilir kurumlarından birinde
gerçeklerin nasıl çarpıtıldığını görelim. Bir kere türkünün "Huş"
dışındaki bilgileri eski repertuar kayıtlarıyla aynı.Kimin
marifetiyle olmuş bilemiyorum ama biri el çabukluğuyla Muş'u Huş
etmiş.Üstelik de oldukça ilmi bir de açıklama yapmış efendim.Eski
Türkçe’yle yazılırken -h- harfinin üstündeki nokta unutulmuş da onun
için Muş,Huş olmuş.Umarım bu bilgiyi veren kişi eski yazı
bilmiyordur.Çünkü, bilmiyorsa cahilliğine,biliyorsa sahtekarlığına
vereceğim yaptığı yanlışı. Eski Türkçe’de üzerinde nokta olan H harfi
Hı'dır. Üzerindeki noktayı yazmazsanız Ha olur. Ha harfini m olarak
da ancak kara cahiller okur.
Ayrıca, Türkü derlenirken başvurulan Kaynak kişi
Duriye Keskin bu Türküyü sözlü
edebiyat geleneğinden öğrenen okuma
yazması olmayan bir kişidir. Acaba bu türkü ne zaman yazılırken böyle
bir yanlışlık ! yapılmış da hangi büyük zeka bunun farkına
nasıl varmış ve ne zaman varmış.
Aslında her şey rahmetli Barış Manço'nun yıllar önce
Yemen'e yaptığı bir gezi esnasında gittiği Huş Kalesi için söylediği
ve sadece basit bir mantık yürütmeden ibaret olan "Burası Huş, yolu
da yokuş , belki de bizim türküdeki Huş burası olabilir." sözlerinden
kaynaklandı. Sonra kendi söylediği bu söze kendi de inandı. Asıl
önemlisi yıllarca bu türküyü dinleyip içindeki Muş kelimesinden
çeşitli sebeplerden ötürü hoşlanmayanlar da bu sözlere
sıkıca sarıldılar ve yukarıdaki yanlışlara kadar gidildi.
Türkünün Şekil Bakımından İncelenmesi:
Türkü altı kıtadan
oluşmuştur. Kıtalar üç tane üçlük ve nakaratlar ikiliklerden
oluşmuştur. Sanırım Ruhi Su’da bu nedenle şiiri duraklardan
bölmüştür Hece Ölçüsü:Üçlü kıt’alar 11’li hece ölçüsüyle,diğer kıtalar
10’lu hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Durak :
6+5 ve 5+5 duraklıdır. Şiirin Kafiye
şeması:
a______________
dumandır
______________ şivandır dır’lar redif, -an’lar Tam
Uyak a______________
yamandır b______________
çemendir b______________
nedendir -dir’ler redif, -en’ler Tam
uyak c______________
yokuştur c______________
iştir -tır’lar redif, -iş’ler Tam
uyak d______________
sesi
var d______________
nesi var -i var’lar redif, -es’ler Tam
uyak d______________
fesi
var
______________ ______________ ______________
Nakarat ______________
e______________
sazlar e______________
sızlar -lar’lar redif, -ız’lar Tam
uyak,-z e______________
kızlar yarım
uyak ______________ ______________ ______________
Nakarat ______________
Görüldüğü gibi eser anonim bir türkü olmakla beraber
oldukça kuvvetli bir şekle sahiptir. Buradan türküyü ilk söyleyen
kişinin hece ölçüsüne ve özelliklerine vakıf olduğu
sonucuna varabiliriz. Ayrıca, diğer Muş türkülerinin bir çoğunda
yukarıdaki şekil özelliklerinden bilhassa üçlükler ve ardından gelen
nakaratlar oldukça çoktur. Bu bir söyleyiş farklılığıdırve Muş
türkülerinin ayırt edilmesinde kullanılabilir.
Şimdi sıkı durun....Yukarıda Muş’un Huş edilmesinin
kime ne yararı olacağını sormuş ve cevap olarak Türküyü başka bir ile
ya da bölgeye bağlamak isteyip de Türkünün içinde Muş kelimesi
geçtiği için bunu bir türlü başaramayanlar.Cevabını vermiştim.Ama ben
bunları yazarken şimdi aşağıya aldığım metni henüz görmemiştim.
Aramalarım sırasında karşıma çıkana şaşırmadım,haklı olduğumu gördüm.
Türkiye’de hiçbir kanuna,töreye,ahlâka saygısı kalmayan gözü kara,
hilebâz zekalı, kazanayım da nasıl olursa olsun, elde edeyim
ne pahasına olursa olsun felsefesiyle hareket eden basit ruhlu
insanların çabalarının sonucuydu gördüğüm. Daha öz bir ifade ile
sahtekârlığın belgesiydi bu.
Şimdi bu utanmaz insanların yukarıda incelemesini
gördüğünüz metin ve şekil açısından incelemesini okuduğunuz türküyü
ne hale soktuklarına ve nereye mal ettiklerine
bir bakalım.
YEMEN
TÜRKÜSÜ
HAVADA
BULUT YOK BU NE
DUMANDIR MAHLEDE ÖLÜM
YOK BU NE ŞİVANDIR ŞU
YEMEN ELLERİ NE DE
YAMANDIR
ANO
YEMENDİR GÜLÜ
ÇEMENDİR GİDEN GELMİYOR
ACEP NEDENDİR BURASI
HUŞTUR YOLU
YOKUŞTUR GİDEN GELMİYOR
ACEP
NEDENDİR
KIŞLANIN
ÖNÜNDE REDİF SESİ
VAR BAKIN ÇANTASINDA
ACEP NESİ VAR BİR ÇİFT
PABUÇ İLE BİR DE FESİ
VAR
KIŞLANIN ÖNÜNDE
ÜÇ AĞAÇ İNCİR KOLUMDA
KELEPÇE BOYNUMDA
ZİNCİR ZİNCİRİN YERLERİ
NE YAMAN
SANCIR
KIŞLANIN
ÖNÜNDE SIRA
SÖĞÜTLER ZABİTLER
OTURMUŞ ASKER
ÖĞÜTLER YEMENE GİDECEK
BU KOÇ
YİĞİTLER
KIŞLANIN
ARDINI DUMAN
BAĞLADI ANALAR BABALAR
KARA BAĞLADI YEMENE
GİDENE HERKES
AĞLADI
KIŞLANIN
ARDINDA YÜZÜYOR
KAZLAR AYAĞIM AĞRIYOR
YÜREĞİM SIZLAR YEMENE
GİDENE AĞLIYOR
KIZLAR
KIŞLANIN
ARDINDA BİR KIRIK
TESTİ ASKERİN ÜSTÜNE
SAM YELİ ESTİ GELİNLİK
TAZELER UMUDU
KESTİ
Anonim, Yöre:
Elazığ
Bu okuduğunuz türkünün Havada Bulut Yok türküsüyle
hiçbir alâkası olamadığını kendi vicdanları da kabul etmiş olacak ki
türkünün adını değiştirmekten başka çare bulamamışlar. Şimdi içinde
Muş kelimesi geçen bir türküyü Elazığ türküsü yapmak inandırıcı
olamayacağı için önce Muş, Huş ediliyor sonra da türkü hiç ediliyor,
taktik bu.
Aslında bu kültürel korsanlık uzun yıllardır kültüre
kaynaklık eden vilayetlerin büyük sıkıntısıdır ve bazı vilayetler
bunu ne yazık ki daha sıklıkla yapıyorlar. Mesela Çayda çıra yanıyor
benim çocukluğumda Diyarbakır’a aitti.Sonra nasıl oldu anlamadım Elazığ’ın
oldu. Bizim Güllü Hamam bir anda Urfa’nın Yeni Hamam’ı oldu.
Gerçekte ise bunlara hiç gerek yok.Çünkü, bunlar
zaten Türk milletinin ortak kültürel mirasıdır. Bizim görevimiz
ufak-tefek çıkarlar için bu mirası, değiştirmemek, orijinal
halini korumak ve sonraki nesillere aldığımız gibi aktarmaktır.
Yoksa, çeşitli yörelerde elbette bir çok Yemen Türküsü söylenmiştir.
Çünkü Yemen bilhassa Doğu Anadolu halkı üzerinde derin izler bırakan
bir bölge olmuştur. Bununla ilgili bir çok türkü, ağıt söylenmiş olması
tabiidir.Peki neden ille de Havada bulut Yok türküsü
isteniyor?Sanırım diğer Yemen Türkülerine göre daha çok sevilmesi ve
dinlenmesi bazı töre tanımazların iştahını kabartıyor ve türküyü elde
etmeleri için yukarıdaki gibi sahtekârlıklara başvurmalarına sebep
oluyor. Ama, yukarıda yapılana söylenecek tek bir şey
kalıyor...Ayıp!...Hem de Çok ayıp!...
M. Murat
GÜVEN
Kaynak:Turkav / Burası
Muş'tur
|